BOŞANMA DAVASI ve SEBEPLERİ

Boşanma Hakkında...
BOŞANMA, evliliğin yasal olarak sona ermesi demektir. Karşılıklı sevgiye, güvene ve mutluluk beklentisine dayalı olan evlilik ilişkisinin belirli nedenlere dayanılarak resmi olarak ayrılmakta diyebiliriz. Ana babanın mutsuzluğundan etkilenen, güven verici aile ortamını yitiren ve ana ile baba arasında bir seçim yapmak zorunda kalan çocuklar için özellikle zordur.
Uzun yıllar devam eden kadın hakları mücadelesinden ve Cumhuriyetin ilanından sonra, 17 Şubat 1926'da Medeni Kanun'un kabulü, kadınlara çok önemli haklar getirmiştir. Bu haklardan en önemlisi evlenme ve boşanma konusundadır.
Eski ve Yeni Medeni Kanunlarımız, evlenmenin, yani evliliğin kurulmasının evlendirme memuru önünde, boşanmanın, yani evliliğin sona erdirilmesinin de hakim kararı ile yapılmasını öngörmüştür.
Genel olarak eski ve yeni medeni kanunlarımızda boşanma sebepleri aynıdır. Bazı sebepleri aşağıda sizlerin bilgisine sunuyoruz.

Boşanma Sebepleri


1. Zina
Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir. (TMK 161. madde) Ceza Kanunu'nda var olan zina suçu Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiğinden artık zina suç sayılmıyor. Zina yapanlar hapse girmiyorlar fakat eşlerden birinin hapse girmiş olması, diğer eş için haklı boşanma sebebi oluyor.
Bu halde kusursuz olan eş, boşanma davasında manevi tazminat, nafaka da talep edebiliyor.
>Zina sebebiyle açılacak boşanma davası, süreye bağlıdır. Dava açacak olan eşin, zinayı öğrendiği tarihten itibaren altı ay içinde ve zina eylemi üzerinden beş yıl geçmeden boşanma davasını açması gerekir. Aksi taktirde dava hakkı düşer. Yok olur.
Eş zinayı öğrenmiş ve eşini affetmişse, dava açma hakkını kaybetmiş olur.
Tüm nedenlerde somut delillerle veya tanıklar ile "İspat yükümlülüğü" mevcuttur
TMK'nin 236/2. fıkrası önemli bir değişiklik getirmiştir. Boşanma zina sebebiyle gerçekleşmiş ise, hakim kusurlu eşin artık değerdeki pay oranını hakkaniyete uygun olarak azaltabilir veya tamamen kaldırılmasına karar verebilir.

2. Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış
Eşlerden her biri diğeri tarafından;
1) Hayatına kastedilmesi, öldürülmesine teşebbüs edilmesi,
2) Kendisine pek kötü davranılması,
3) Kendisine, ağır derecede onur kırıcı davranışta bulunulması halinde, diğer eşe boşanma davası açabilir. (TMK 162. Madde)
Bu sebeple açılacak boşanma davası da süreye bağlıdır. Hayata kast edilmesi, kötü veya onur kırıcı davranış yapıldığının öğrenilmesinden itibaren altı ay; olayın meydana gelmesinden itibaren beş yıl içinde dava açılması gerekir.
Eski Medeni Kanun'da onur kırıcı davranışın yapılması boşanma sebebi değildi. Yeni Medeni Kanun onur kırıcı davranışı boşanma sebebi olarak kabul etmiştir.
Onur kırıcı davranış nedir?
İnsanın insan olmasından kaynaklanan değerinin artık yok sayılması veya aşağılanmasıdır. Yani insanın değerinin, saygınlığının, itibarının, şerefinin aşağılanması veya yok sayılmasıdır. "Sen de kadın mısın? Hiç güzel değilsin. Cinsel anlamda tatmin etmiyorsun. Ekmek düşmanı. Kaşık düşmanı. Eksik etek. Saçı uzun aklı kısa. Gurursuz kadın. Kadında şeref ne gezer? Sen benim kölemsin" gibi sözler, kadına karşı onur kırıcı sözlere örnek gösterebiliriz. Kadının üzerine yürünmesi, alaycı ve aşağılayıcı bakışlar, kadının muhatap alınmaması da kadına karşı yapılan onur kırıcı davranışlardandır.
Kendisine karşı suç işleyen veya işlemeye teşebbüs eden eşini, affeden tarafın dava hakkı yoktur.
TMK 236/2 f. Zinayla boşanma davasında var olan bir durumu, hayata kast nedeniyle boşanma davasında da yenilik olarak kabul etmiştir. Hayata kast nedeniyle boşanmanın gerçekleşmesi halinde hakim, kusurlu eşin artık değerdeki pay oranını hakkaniyete uygun olarak azaltabilir veya tamamen kaldırılmasına karar verebilir. Yukarıdaki örneklerin benzerleri, hayata kast sebebiyle açılmış bulunan boşanma davasında da kusurlu eş için uygulanabilir.

3. Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme
TMK'nin 163. maddesine göre; eşlerden biri yüz kızartıcı bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu durum diğer eş için birlikte yaşamayı çekilmez bir hale getirirse, diğer eş her zaman boşanma davası açabilir.

4. Terk
Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğer eşi terk ederse, terk edilen eş, terke dayalı boşanma davası açabilir. Terk, kısaca, eşlerden birinin ortak yaşamdan, ortak yuvadan ayrılması demektir. (TMK 164. Madde)
Hangi hallerde terk vardır?
1) En çok görülen şekil, kadın veya erkeğin ortak yuvadan ayrılması, yani çıkıp gitmesidir.
2) Terkin diğer bir şekli, kadın veya erkeğin diğerini eve almaması veya ortak konuttan kovmasıdır.
3) Her durumda eşlerden birinin ortak yaşamı haksız olarak tatil etmek veya ortak yaşamı bitirmek amacında olması gerekmektedir. Eşler haklı bir sebeple ayrı yaşıyorlarsa, terk durumu olmaz.
Çocuğunu fakültede okutmak için başka şehirde yaşayan anne, kocasını terk etmiş sayılmaz.
Terke dayalı boşanma davası, süreye bağlıdır.
Terk sayılabilmesi için, eşlerden birinin, haksız olarak ortak yaşamı tatil etmesinin gereklidir. Bu tatil etme süresiz değildir. TMK'ye göre, orak yaşam dört ay süreyle tatil edilmiş olacaktır. Dördüncü ayın sonunda, evi terk eden eşe mahkemeden yuvaya dön ihtarı gönderilecektir. Bu ihtarın tebliğinden sonra iki ay beklenecek ve yuvaya dönülmezse boşanma davası açılacaktır. Sonuç olarak, terke dayalı boşanma davası açılabilmesi için taraflar en az altı ay ayrı kalmalıdırlar.
Eski kanunda bu süreler iki ay ve bir aydı. Yani terk edilen eş iki ay bekliyor, ondan sonra mahkemeden "yuvaya dön" ihtarını gönderiyordu. Yuvaya dönülmezse bir ay beklendikten sonra boşanma davası açılıyordu. Toplam ayrı yaşama süresiüç aydı. Fakat Yeni kanun ile terk sürelerini dört ve iki ay olmak üzere toplam altı ay olarak uzatması taraflara daha fazla düşünme zamanı vermek içindir. Böylece, terk eden ve terk edilen eş, zaman içinde, terke sebebiyet veren olayların pek de önemli olmadığına karar verebilir ve eşler barışabilirler diye düşünülebilir.

5. Akıl Hastalığı
Eşlerden birinin akıl hastası olması, boşanma sebebidir. (TMK 165. Madde)
Akıl hastalığının boşanma sebebi olabilmesi için,
1) Bu hastalığın iyileşme olanağının bulunmadığının, resmi sağlık kurulu raporuyla tespit edilmesi,
2) Bu akıl hastalığının diğer eş için çekilmez bir hal alması gerekmektedir.
Bu koşulların bulunması halinde TMK'ye göre diğer eş, hemen dava açabilir.
Bekleme süresi yoktur.

6. Evlilik birliğinin temelinden sarsılması (Şiddetli Geçimsizlik, TMK 166. Madde)
Boşanma davalarında en çok belirtilen boşanma sebebi şiddetli geçimsizliktir.
Nedir şiddetli geçimsizlik? Eşlerin ruhi yapıları, düşünce tarzları, görgü ve gelenekleri arasındaki farklılıklardır. Yani, eşler arasında duygu, düşünce ve davranış biçimleri yönünden uyumun olmamasıdır. Birinin ak dediğine diğerinin kara demesidir. Eşlerden birinin diğerine aksi ve kırıcı davranması, onu hor görmesi, aşağılaması ve yine eşlerden birinin zinaya varmayan ilişkiler kurması, içkiye ve kumara düşkünlüğü de şiddetli geçimsizliğe örnektir.
Ayrıca, eşlerin birbirlerine sevgi, şefkat, yakınlık ve ilgi göstermemeleri ve birbirlerine yardım etmemeleri de şiddetli geçimsizliğe verilecek örneklerdendir.
Sonuç olarak, eşler arasında meydana gelen duygu, düşünce ve davranış farklılıklarından dolayı, sevginin yerini nefret, saygının yerini korku, güvenin yerini emniyetsizlik ve güvensizlik almıştır. Hiç şüphesiz, eşlerin böyle bir ortamda yaşamaları onlar için çekilmez tahammül edilmez ve başa çıkılmaz bir haldir.
Bu durumda, evlilik birliği temelinden sarsıldığından eşlerden her biri boşanma davası açabilir.
Kusurlu eşin açtığı boşanma davasına, az kusurlu veya kusursuz olan eşin itiraz etme hakkı vardır. Bu halde hakim, boşanma davasına ret kararı verir.
Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan boşanma davasına, hakimin ret kararı vermesi ve bu kararın kesinleşmesinden sonra üç yıl içinde taraflar barışmamışlarsa, yani üç yıl süreyle ayrı yaşamaya devam etmişlerse, evlilik birliği temelinden sarsılmıştır.
Bu halde, eşlerden birinin istemi üzerine hakim boşanmaya karar verir.

Anlaşmalı boşanma
Anlaşmalı boşanma, bir yıldan fazla evli olmak kaydıyla, her iki eşin birlikte veya avukatları aracılığı ile mahkemeye başvurarak boşanmayı istemeleridir. Bu halde evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı kabul edilmektedir.
Hakimin boşanma kararı verebilmesi için; 1) Hakim, her iki eşi de bizzat dinleyecektir. Eşlerden herhangi birinin zorla veya kandırılarak, mahkemeye getirilip getirilmediğini araştıracaktır.
2) Yapılacak anlaşmada, çocukların durumunun ne olacağı açıkça belirtilecektir.
3) Yine anlaşmada; boşanma sonucunda diğer eşe ödenecek maddi - manevi tazminat ve nafaka miktarı veya mallar, ziynet eşyaları konusu da açıkça belirtilecektir.
4) Varsa diğer özel şartlar ayrıntılı biçimde belirtilecektir
5) Kadın, kocasının soyadını kullanmak istiyorsa buda açıkca belirilmelidir.
Hakim eşlerin yaptığı bu anlaşmayı uygun bulursa, anlaşmalı olarak boşanmaya karar verecektir. Bu halde geçimsizlik ispat edilmeyecektir. Yani şahit dinletilmeyecektir.
Evlilikleri bir yıldan az sürmüş eşlerin anlaşmalı boşanma davası açmaya hakları yoktur. Onlar ancak geçimsizliklerini ispatlayarak boşanabilirler. Tanık dinletmeli, delillerini sunmaları gerekmektedir.

Boşanma davası nerede açılacak?
TMK'ye (168. Madde) göre, boşanma davası kadının veya erkeğin (yani eşlerden birinin) oturduğu yer mahkemesinde veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesinde açılacaktır.
Hakim, taraflardan birinin isteği ile duruşmanın (yargılamanın) gizli yapılmasına karar verebilir.
BOŞANMA DAVASI AÇMAK İÇİN MUTLAKA BİR AVUKATA DANIŞILMASI, AVUKATLA BİRLİKTE HAREKET EDİLMESİ ÖNEMLİ TAVSİYE EDİLİR

Boşanan kadının soyadı ne olacak?
Kadın evlenmekle kocasının soyadını alır. Ama isterse kendi kızlık soyadını da kullanabilir. Bunun için ya evlenme töreni yapılırken nikah memurluğuna bir dilekçe vererek isteğini bildirecektir. Ya da evlenmeden sonra nüfus idaresine bir dilekçeyle başvurarak kocasının soyadıyla birlikte kendi kzlık soyadını da kullanacağını belirtir. Dilekçeler üzerine gerekli işlemler yapılacak ve evli kadın kızlık soyadını koca soyadının önünde kullanacaktır. Kadına verilecek kimlik belgesinde önce adı, daha sonra kızlık soyadı, en sonda koca soyadı yazılacaktır. (TMK 187. Madde)
TMK'ye (173. Madde) göre, boşanan kadın, boşanmadan evvelki soyadını alır. Eğer kadın evlenmeden önce dul idiyse, dulluk soyadını alacaktır. Eğer kadın bekarlık soyadını kullanmak istiyorsa, boşanma sırasında hakimden bekarlık soyadını taşımasına izin isteyecektir.
Ayrıca kadın isterse, boşandığı kocasına zarar vermemek kaydıyla, boşandığı kocasının soyadını taşımak için de hakimden izin isteyebilir. Burada kadına soyadını seçme konusunda üçlü tercih hakkı getirilmiştir.
NAFAKA ve ÇEŞİTLERİ - Bilgiyi Göstermek İçin Tıklayınız

AYRINTILI BİLGİ İÇİN HUKUK BÜROMUZ AVUKATLARI İLE GÖRÜŞÜNÜZ
(İLETİŞİM SAYFAMIZA GEÇMEK İÇİN TIKLAYINIZ)



Bu yazının bazı kısımları KA.DER'in yayımladığı "Türk Medeni Kanunu - Ailede Yeni Düzen" başlıklı kitaptan alıntılanmıştır.

Hukuk Haberleri

Tarih Kaynak Haber Başlığı
13.Ağustos.2008 Sabah Kocanın yüzüne tükürmek boşanma nedeni
13.Ekim.2007 Sabah İlişkiye girilmemişse evlilik iptal